Kitiara Lermontov Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 14 Kayıt tarihi : 04/09/12
| Konu: Lermontov, Kitiara Salı Eyl. 04, 2012 9:46 pm | |
| Ad&Soyad: Kitiara Lermontov Örnek RO: - Spoiler:
Beş yıl… Evet, tam tamına bugünle birlikte beş yıl olmuştu alıştığı, yetiştirildiği, doğru ve yanlışı öğrendiği zehirli mekanından ayrılalı. Nasıl bir ayrılık ama! Bu beş yıl içinde türlü kurnazlıklarla peşinden izini sürenlerin akıllarını almış, her seferinde ölüme milimetreler kala onların pis ellerinden hayatını kurtarmayı başarmıştı. Şu son bir yıldır peşini bırakmış görünüyorlardı; ancak Kit bu sürenin yalnızca kendisine tanınan küçük bir ayrıcalık olduğuna inanıyordu. Yaptığı işlerin karşılığı olan bir ayrıcalık… Şimdi de hazır kendisine biraz olsun fırsat verilmişken toparlanmaya çalışıyordu. İngiltere’ye geleli çok olmamıştı ve bu kalabalık ülke saklanmak için uygun olduğundan daha da çekici geliyordu ona. Bu sebeple burada bir işe başlamış, farklı bir kimlikle farklı ülkelerden bitkibilimcilerle iletişim kurabileceği aktar dükkanına sahip olmuştu. İngiltere’de tanıştığı kimse bu Rus’un gerçek adını öğrenememiş, Kit de uzun zamandır kendisine Kitiara diye seslenildiğini duymamıştı. İngiltere’de bilinen adı Yeva’ydı. Bu ismi İspanya’da beraber yolculuk ettiği ve bu yolculuk sırasında pek çok kez hayatını kurtardığı yaşlı ama bir o kadar da kuvvetli olan Rus bir adam koymuştu ona. Hayat kurtaran kadın! Aldığı canların kefaretini hayat kurtararak ödediğini düşünüyordu. Rusya’dan kaçtığından beri yalnızca tek bir ölüme şahit olmuştu. Nestor… Yakışıklı Rus’un kanlı bedeni gözünün önüne geldiğinde son zamanlarda kendisine musallat olan baş dönmesiyle karşı karşıya kaldı yine. Geceleri Hogsmeade’in taş sokaklarını ufak bir ışıkla aydınlatan lambaya tutundu. Gözlerinin önündeki karartı gittiğinde yürümeye devam etti. İki haftadır çok özlü iksiri için hazırlıklarını tamamlamakla uğraşıyordu. Gerekli tüm malzemeler neredeyse toplanmıştı. Zarkanatlı sinekler, hardalotu, sülükler ve çobandeğneği zaten kendi dükkanında da kolaylıkla bulabileceği malzemelerdi. İki boynuzlu atın boynuzunun tozunu beraber seyahat ettiği o Rus adam kendisine hediye etmişti. Hoş, bir kavanoz onu ne kadar idare eder bilinmezdi; ancak önündeki beş değişim kadar iksiri tamamlamaya yetecekti. Onu asıl endişelendiren kanguru derisiydi. Geçenlerde dükkanına uğrayan Mısırlı bir gezgin, Kitiara’ya büyülenmiş gibi bakarak kendisi için temin edeceğini söylemişti. Zaten şimdi Hogsmeade’de de olmasının sebebi buydu. Adam bir hafta sonra Domuz Kafası’nda onu bekleyeceğini söylemişti.
Domuz Kafası’nın çürük döşemesine adımını attığında içerideki koku midesinin kalkmasına neden olmuştu. Uzun zamandır yaptığı yolculuklar onu daha da hassas bir cadı haline getirmesine rağmen o bunu kabullenmek istemiyordu. Nefesini içinde hapsederek bar kısmına yöneldi. Burada alkol kokusu daha keskindi. Nefes alış-verişi normale döndükten sonra üzerindeki seyahat pelerininin başlığını çıkarıp, telleri birbirine karışmış sarı saçlarının dökülmesine izin verdi. Bununla birlikte baharatlı bir koku sardı çevreyi. Mısırlı misafirini beklerken saçı sakalı birbirine karışmış barmenden bir ateş viskisi istedi. Barmen daha önce buraya sıkça gelmiş olan kadını tanımış, ara ara dökülmüş dişlerini göstererek gülümsemişti. Kitiara ise yüzündeki donuk ifadeyi değiştirmeksizin önce adama baktı ardından da kendi halinde takılan büyücülere göz gezdirdi. Ateş viskisi geldiğinde kimin kılığına bürüneceğini düşünmeye başladı. Gözlerden uzak, dikkat çekmeyen biri olmalıydı. Bir ay sonra buradan ayrılıp kısa süreliğine çıkacağı gezide kimsenin gözünü almamalıydı. Ateş viskisini yudumlayıp bardaki karanlık büyücülere göz gezdirirken en köşedeki tek kişilik masada oturan genç bir kızı fark etti. Yüzündeki sisli beyaz ifade onun niçin yaşıtları gibi üç süpürgede değil de burada takıldığını açıklar gibiydi. Gözlerini kızdan alıp kapıya dikmişti şimdi de. Neredeydi bu Mısırlı? Öylesine verilmiş bir söz müydü bu? Kitiara ekilmenin verdiği sinirle bir ateş viskisi daha istedi barmenden. Bu hafta içerisinde kanguru dersini bulması şarttı, yoksa şu son iki haftada yaptıkları boşa gidecek en kötüsü de kendi yüzüyle seyahat etmek zorunda kalacaktı. Çaresizce dükkanın içine göz gezdirirken yeniden kız takıldı gözüne. Gençti, evet ve büyük ihtimalle hatta kesinlikle Hogwarts’ta okuyordu. Hogwarts… En güvenli, en çeşitli… Aklından geçenler yüzünde kurnaz bir gülümseme bıraktı. Kitiara oturduğu yüksek iskemleden kalkıp, dikkat çekmemeye çalışarak dükkanın köşesindeki masaya, kızın yanına ilerledi. Bir kızın dikkatini nasıl çekerdi? Nasıl kendine güvenmesini sağlardı? Belki burada bulunma sebebi hakkında elinden bir şeyler gelebilirdi.
“Selam genç bayan.” Kızın yüzü kendisine dönünce hiç sormadan yandaki masadan bir sandalye çekip, kızın hemen yanına kuruldu. “Açıkçası burada Hogwarts’tan öğrencileri pek sık görmüyorum.” Mavi gözleri daha da belirginleşircesine açılmış, kırmızı dudakları masum bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. “Bir sorun mu var?” Tok, narin sesi kısılmış, bir sır verircesine gizlenmişti. Kız masasında bulunan ateş viskisinden büyük bir yudum alıp çatallı ve umursamaz bir şekilde konuşmaya başladı: "Olması mı gerekiyor? Aksine, sorunu varmış gibi duran sensin gibi geldi bana." Soruya soruyla cevap vermek… Gizlenen şeyler karanlıkta kalmak istediklerinde hayır gibi kısa ve net bir cevaba bürünmek yerine bir sorunun arkasında saklanırlar. Kitiara da sever gerçek cevabı dolandırarak vermeyi, karşısındakinin istediğini geciktirmeyi, onu daha çok arzulamasını istemeyi. Genç Rus, kızın sorusunu yine aynı masum gülümsemeyle karşılamayı tercih ettiğinde laf döndürme olayına devam edeceği anlaşılıyordu. “Ben de bir sorun olmamasını dilerim; ancak gerekliliğini gösteren birkaç kanıtı da göz ardı edemem doğrusu.” Uzun, kemikli, beyaz parmakları bir ritim tutturmuşçasına yer yer tahta kuruları tarafından istilaya uğramış masaya çarpıyor, uzun kırmızı eteğiyle örtülü dizi de bu ritme ayak uyduruyordu. Genellikle sinirlendiğinde yapardı bu hiperaktif çocuklara özgü hareketleri; ancak şimdi garip bir şekilde ruhunu saran telaş yüzünden böyleydi. Telaşlanmasını gerektiren bir şey yoktu görünürde. Yalnızca kıza dair bir sohbetti bu. Bir sohbet? Hayır daha fazlası. Kitiara’nın gözleri daha fazlasını istediğini göstermek istercesine parlıyordu. Hogwarts… Daha önce nasıl düşünememişti? “Bir kere bir sorunla boğuşmayan hangi öğrenci, arkadaşlarının sohbetlerinden kaçıp, bu leş kokan yere vücudunun her bir hücresini ateş viskisiyle tanıştırmaya gelir ki?”
Söyledikleriyle birlikte yanındaki güzel, ara ara kızıllığa bürünmüş saçlara sahip, donuk suratlı kız gitmiş yerine aynı donuklukta sarışın, büyük mavi gözlü bir kız gelmişti. Bu Kitiara’nın Hogwarts’a gittiği zamanlardaki haliydi. Andrei’den uzak kaldığını yakınıyordu yanında çaresizce onu dinleyen Nestor’a. İleride Andrei ile yapacaklarından behsediyordu. 'Biliyor musun Nestor, Gavrie topluluğu bıraktığında bizi Andrei’ye teslim edeceğini söyledi. İşte o zaman istediğimizi yapacağız. Zehirler yerine farklı iksirlere kafa yorarım. Anderi geçen yolladığı postada okul bitince benimle evleneceğini söyledi.' Kitiara’nın gençliğinde söylediği bu umut dolu sözleri şimdi ona saçmalıktan ibaret geliyordu. Yeniden şimdiki zamana döndüğünde, yanakları kıpkırmızı olmuş sönük çehresine renk gelmişti. ‘Benimle evlenecek, Nestor. Andrei benimle evlenecek.’ Evet, evlenecek hatta daha sonra seni kabuslarla dolu geceler geçireceğin, karanlık bir odada hapsedecek. Yalnıza zehir yaptığında kurtulacaksın o karanlık odadan. Sorunlu biri gibi davranmayı kesip barmenden bir ateş viskisi istedi. Gözlerini yeniden masaya çevirdiğinde daha önce dikkatini çekmeyen bir parşömen parçası takıldı gözüne. Üzerindeki yeni kan izleri daha da meraklandırdı onu; ancak posta anlamadığı bir dilde yazılmıştı. Bir diğer kanıt olarak bu kanla süslenmiş parşömeni gösterecekti ama vazgeçti. Genç kız zaten ona baktığını görmüş olmalıydı, anlatmak istiyorsa bir başka söze gerek kalmadan bahsederdi sorunlarından. Ateş viskisi masalarına ulaşınca büyük bir yudum aldı ve alkol kokan havaya katkı sağlayarak konuşmaya başladı: “Benim sorunum… Evet bir sorunum var ve hatta onun için buradayım. Lanet olası Mısırlı bir gezgin bugün bana iksir yapmam için birkaç malzeme getirecekti; ancak gördüğün gibi ekildim!” Kızgın olmasına rağmen inanılmaz derecede rahat söylemişti bunları. “Umarım şu anda bulunduğu seyahatte beşayaklara yem olur!” Dirseğini masaya, yüzünü de eline dayamıştı. Şimdi parmakları yüzünde dans ediyordu.
Muhtemelen kızın ilgisini çekmeyi başarmıştı ki kız gözleriyle onu sorgulamaya başladı. Kitiara, halinden memnun bir halde çürük sandalyesine yaslandı."Eminim masama kadar nasıl olduğumu sormak için gelmemişsindir. İstediğin her ne ise daha fazla dolandırmadan söyle, elimden geleni yaparım." Kızın aceleciliği Kitiara'yı şaşırtmış, bir yandan da işini çabuk bitireceği için sevinmişti. Zeki cadılara bayılıyorum, dedi içinden. "Hogwarts'ın çeşitliliği..." Biraz duraksamıştı. İsteğini en uygun dille nasıl söyleyecekti? "Ben bir iksir ustasıyım. Evet, şahane iksirler yaratabilirim; ancak malzeme konusunda oldukça sıkışığım." Sıkışık kelimesini kullandığına pişman olmuştu ama devam etti konuşmasına. "Senden isteğim, iksir profesöründen öyle ya da böyle alabileceğin kanguru derisi." Kitiara kızın vereceği tepkiyi merak ediyor, çok fazla soru sormamasını diliyordu. Kız gülümsemeye başlayınca gerginliği biraz olsun gitti. "Peki. İki gün sonra yine burada olursan sana getiririm." Kitiara karşılık için ağzını açacaktı ki kız onu eliyle susturdu. "Karşılık istemiyorum." Kızın zihnefendar olduğundan şüphelenmeye başlamıştı. Karşılıksız iş yapan büyücüler bulmak oldukça zordu ve bu sefer şans Kitiara'dan yanaydı. "Peki, burada olacağım. Yine de bir şeye, herhangi bir şeye ihtiyacın olursa beni bulursun." Sözünü tamamlar tamamlamaz, kıza bir kez daha baktı ve sandalyesini gıcırdatarak ayağa kalktı. "İsmim Yeva. Görüşmek üzere Sigrid." Kızın ismini söylerken gözleri masadaki kanlı parşömene bakıyordu. Kız da ismini oradan öğrendiğini anlamış olacaktı ki gülümsedi ve yarım kalan ateş viskisini yudumlamaya devam etti.
x. Amortentia kişiye en çekici gelen şeylerin kokusuna sahiptir. Sizin Amortentia'nız nasıl kokuyor? Balık gibi. x. Katlanmasını en zor bulduğunuz şey nedir? Sakız çiğneyen ağızlar. x. Derse giderken yerde bir arkadaşınızın günlüğünü fark ediyorsunuz, ne yaparsınız? Çantama koyar, vermeden önce benle ilgili neler var diye bakınırım sonra hiç bakmamış gibi ona veririm. Baktıklarım bende kalır. x. Kütüphanenin Yasak Bölümü'nden bir kitap almanız gerekiyor, nasıl yapacaksınız? Önüme çıkan engelleri alt edebilecek ölçüde zekaya, büyü gücüne ve ikna kabiliyetine sahibim. x. Hogwarts mektubunu aldığınız an ne düşündünüz? Sonunda geldi. x. Bir iksir icat edebilecek olsaydınız size aşk mı, güç mü, bilgelik mi yoksa şöhret mi verecek olanı seçerdiniz? Kesinlikle güç. Çünkü aşk da bilgelik de şöhret de güçtür. Hepsine sahip olmak varken neden birini seçeyim. x. En çok nefret ettiğiniz düşmanınız yanınıza gelse, "Sana kötü davrandığım için özür dilerim. Hadi arkadaş olalım." dese ne yapardınız? İntikam vaktiii. x. Müdürü beklerken odasındaki ilginç aletlerden birini kırdınız! Muhtemelen çok değerli de bir aletti. Müdür gelene kadar birkaç dakikanız var. Aklınızdan neler geçiyor? Olan her şeyi anlatırım. Bilerek kırmadım ya. | |
|
Dungeon Master Yönetici
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 04/08/12
| Konu: Geri: Lermontov, Kitiara Salı Eyl. 04, 2012 10:04 pm | |
| Slytherin IV. Sınıf! Potter's Diary RPG'ye Hoşgeldiniz. | |
|