Ad&Soyad: Elena Pearl
Örnek RO:
- Spoiler:
Elena dersliğe ilk gelen öğrencilerden biriydi.Biçim Değiştirme her zaman en sevdiği dersler arasında yer almıştı Elena için ve hiç bir dersi kaçırmak istemiyordu.O gün işlenecek konuyu bilmese de işlenecek her konuya hazırdı büyük bir hevesle.Kim bilir, belki ilerde Biçim Değiştirme Profesörü bile olabilirdi..
Profesörün gelmesini beklerken geleceği hakkında hayaller kuruyordu oturduğu sıradan.Yeni bir profesörün geleceği ve IV-V sınıfları devraldığı söyleniyordu ama profesör sınıfa girmeden bu dedikodular gerçeklik kazanmayacağa benziyordu.Gerçi Elena için dersi kimin anlattığının bir önemi yoktu, eğlenceli ve öğretici geçmesi onun için yeterliydi.Kendini geleceğin Biçim Değiştirme profesörü gibi hayal ederken dersliğin eski tahta kapısı büyük bir gıcırtıyla açıldı.Derslikte bulunan bütün öğrenciler bir anda konuşmalarını kesip kapıya doğru baktılar.Uzun siyah saçlı, düzgün fizikli ve delici bakışları olan genç bir cadı kapıda bekliyordu.Elena'nın ilk ilgisini çeken bu genç profesörün gözleri olmuştu.Maviye kaçan açık yeşil gözleri bir anda bütün dersliğe hakim olmuştu sanki.Dersliğin içine adım atarken gülümsemeye başlamıştı.Belli ki sevimli olmaya çalışıyordu.Fakat gözlerindeki ifade onun sevimli olmasını engelliyordu.Elena genç profesörün paltosunu çıkarışını izlerken profesör kendisini tanıtmaya geçmişti bile.Dedikodular doğrulanmıştı.İsmi Rusları çağrıştıran bu genç profesör artık IV. ve V. sınıfların profesörüydü.Elena'nın ilgisini çeken ilk tavrı ise dersin boş geçeceğine izin vermeyecek olmasıydı.Elena dikkatle Bayan Talietzin'i inceledi.Bütün sınıfın bakışları da çaktırmadan da olsa Bayan Talietzin'in üzerindeydi.O konuşmasına devam ederken öğrenciler de onu eleştiriyordu fısıldayarak.Elena sınıfa şöyle bir göz gezdirdi.Fısıldaşmalar sınıfta dolaşsa da Bayan Talietzin bundan pekte rahatsız olmuş gibi görünmüyordu.Öğrencilerin ilgisini nasıl başka yöne çekeceğini iyi biliyordu.Konuşmasını bitirdiğinde ise sınıf içindeki fısıltı ve uğultu sesleri yerini kitap hışırtılarına bırakmıştı.Elena da kitabının sayfalarını hızlı bir şekilde karıştırıp birkaç basit büyüyü hatırlamaya çalıştı.Sınıfta bir panik havası hakimdi ki Profesör gayet sakin görünüyordu.Verdiği süre dolana kadar tüm öğrenciler süreyi iyi kullanmışa benziyordu ki Elena da dahil birkaç öğrenci aklından tekrar tekrar geçiriyordu önemli büyüleri.O panik havası kaybolmuştu şimdi öğrenciler kendilerini neyin beklediğini merak ediyorlardı.Elena en önde oturduğu için tekli sıranın en başına geçmişti.Profesör, içinde rengarenk kurdelelerin olduğu kavanozla yaklaşırken Elena'da birbiri içine geçmiş kurdelelere odaklanmış gibiydi.Elini işlemeli, zarif kavanozun içine daldırıp parmaklarına ilk değen kurdeleyi çekip aldı.Gri renkli bir kurdele şimdi avcunun içinde duruyordu.Elena kurdeleye daha dikkatli baktığında ise üzerinde ki "Yüzük" yazısını farketti.Demek ki arayacağı şey bir yüzüktü.Derin bir nefes alıp kapıya doğru yürüdü ve kapıyı yavaşça açıp gözlerini kapatarak ilk adımını attı.
Gözlerini açtığında karanlık bir yerdeydi.İlk anda nerede olduğunu algılayamamıştı.Bunun içinde biraz yürümeye başladı.Mezarlığa benziyordu burası.Evet evet bir mezarlıktaydı.Ağır adımlarla ilerlerken yeri süpüren cüppesi dikkatini çekti.Okulun cüppesine hiç benzemiyordu.Durup eliyle inceledi.Simsiyah bir cüppe vardı üzerinde ve başı da bu cüppenin siyah başlığı ile örtülüydü.Herhalde dışarıdan kendisini görse korkardı.Esen rüzgar başlığına çarpıyor ama başlığı düşürüp saçlarını ortaya çıkarmıyordu.Sadece yüzünün iki yanına düşmüş bir tutam saçı rüzgarın esintisine bırakmışlardı kendilerini.Elena gri kurdelenin hala avcunda olduğunu hissedebiliyordu.Parmaklarını yavaşça açıp tekrar kurdele üzerindeki yazıya baktı.O yüzük yakınlarda bir yerlerde olsa iyi olacaktı çünkü Elena karanlıkta mezarlık ziyareti yapmayı pekte tekin bulmamıştı.
Attığı her adımla beraber cüppesinin yere süpürürken çıkardı hışırtıyı duyabiliyordu genç cadı.Hava biraz sisliydi ve bu Elena'nın yüzüğü aramasını zorlaştırıyordu.Mezarlar arasında gezerken gözleri her bir mezarı tek tek arıyordu.Parlak bir şey görme ümidiyle attığı her adım hüsranla sonuçlanıyordu.Mezarlığın neredeyse sonuna yaklaşmıştı ki büyük bir mezar taşının önünde büyük bir sandık duruyordu.Kimse bir mezara sandık bırakamayacağına göre yüzük bu sandığın içinde olmalıydı.Elena gözlerini kısıp sandığa doğru baktı ve emin adımlarla yaklaşıp kapağını açmak için hamle yaptı.İşte asıl ders burada başlıyordu çünkü sandık kilitliydi.. "Evet harika, kilitli bir sandıkla karşı karşıyayım.." Olduğu yere oturmuştu bile.Sandığı açacak bir şeyler düşünüyordu.Dönüp yanında duran sandığa baktı ve asasını çıkarıp kilit kısmına doğrulttu "Alohomora!" Sandık kilidiyle beraber gürültülü bir şekilde tıngırdamaya başladı.Elena yüzünde gülümsemeyle sandığın açılmasını bekliyordu ki sandık biraz daha tıngırdadıktan sonra durdu.Kilit aynı kilitli şekliyle sandığın üzerinde duruyordu.Elena'nın yüzündeki gülümseme kaybolmuş kısa süren zafer hissi hüsrana dönüşmüştü.İşe yaraması gereken bir büyüydü bu ya da en azından Elena öyle düşünüyordu.Ama demek ki kuvvetli bir büyüyle kilitlenmişti.. "Düşün Elena düşün.. Başka bir yolu olmalı.. Bu sandığı başka ne açabilir?.. Anahtar! Tabi ya kilidin anahtarı ancak açabilir bu sandığı!" Elena sandığın sağına, soluna, arkasına kısaca her yerine bakarak anahtarını aradı ama ne yazık ki anahtar hiçbir yerde yoktu.Amaeğer anahtarı yoksu herhangi bir nesneyi anahtara dönüştürebilirdi.Elena anahtara dönüştürebilecek bir nesne ararken bir yandan da büyüyü hatırlamaya çalışıyordu.Önünde duran ağaca bakıp yere yakın olan dallarından birine uzandı ve küçük bir dal parçası kırarak yere koydu.Asasını dal parçasına doğrultmuşken hatırladığı büyüden tam olarak emin değildi "Pontus!" Hiçbir hareketlenme olmamıştı.Asa titrememişti bile.Muhtemelen ismini yanlış söylemişti.Çok iyi düşünmeliydi.Hafızasını biraz daha zorlayıp tekrar denedi "Portus!".Güneşin Parıltıları hafif bir titremeyle büyüyü ucundan dala doğru göndermişti.Dal parçası bir anlığına mavi renge dönüşüp tekrar eski rengini aldı.Şimdi karşısında o dal parçası değil sandığın anahtarı duruyordu.Elena yine zafer gülümsemesini yüzüne yerleştirip anahtarı durduğu yerden aldı ve kendinden emin bir şekilde sandığın kilidine soktu.Kilit hiç zorlanmadan kendini teslim etmişti.Çıkan klik sesi Elena için o anda duymayı en çok istediği şeydi.Ellerini sandığın kapağına yerleştirip yavaşça kapağı açtı.Yüzük sandığın içinde tüm zerafetiyle parlıyordu.Elena yüzüğü alır almaz kendisini Biçim Değiştirme Dersliği'ne cisimlenmiş halde buldu.Derslikte olduğuna göre dersi bitirmiş olmalıydı.Sınıfın henüz boş olması Elena'yı bir an için kaygılandırsa da Bayan Talietzin'in yüzündeki gülümseme dersin gerçekten de bittiğini gösteriyordu.Aynı sevecen gülümsemeyle karşılık verip masasındaki kitaplarını topladı ve dersliği terk etti.
x. Amortentia kişiye en çekici gelen şeylerin kokusuna sahiptir. Sizin Amortentia'nız nasıl kokuyor?
- Çiçek ve yaban mersini
x. Katlanmasını en zor bulduğunuz şey nedir?
- Yalan, ikiyüzlülük
x. Derse giderken yerde bir arkadaşınızın günlüğünü fark ediyorsunuz, ne yaparsınız?
- arkadaşıma götürüp veririm
x. Kütüphanenin Yasak Bölümü'nden bir kitap almanız gerekiyor, nasıl yapacaksınız?
- Kütüphane görevlisini bir kaç saatliğine uyutacak bir iksir yardımıyla
x. Hogwarts mektubunu aldığınız an ne düşündünüz?
- Ayrıcalıklı olduğumu
x. Bir iksir icat edebilecek olsaydınız size aşk mı, güç mü, bilgelik mi yoksa şöhret mi verecek olanı seçerdiniz?
- Aşk
x. En çok nefret ettiğiniz düşmanınız yanınıza gelse, "Sana kötü davrandığım için özür dilerim. Hadi arkadaş olalım." dese ne yapardınız?
- Kabul eder ama mesafemi korurdum
x. Müdürü beklerken odasındaki ilginç aletlerden birini kırdınız! Muhtemelen çok değerli de bir aletti. Müdür gelene kadar birkaç dakikanız var. Aklınızdan neler geçiyor?
- Delilleri ortadan kaldırıp oradan çıkardım