Barbara Elvfsie Slytherin IV. Sınıf
Gerçek İsim : Başaaak. Kan Durumu : Pureblood. Taraf : Aydınlığa ölüm. Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 04/09/12 Yaş : 28
| Konu: b a r b a r a. Salı Eyl. 04, 2012 6:39 am | |
| Barbara Elvfsie - Spoiler:
youtube.com/watch?v=25Q4Sbj2mw8 bununla ve ya youtube.com/watch?v=PhFC6_TaZnY bununla dinlenirse etkileyebilir hani. ben bunlarla yazdım. okunduktan sonra silinirse sevinirim.
"Ruhun çocuğum, ruhun tanrı tarafından affedilecektir." Pederin bu soğuk sözleri karşısında artık ölüm vaktimin geldiğini anlamıştım. Neşe içinde bir çocukken, -küçükken- şimdi haksız yere öleceğimi nereden bilebilirdim ki? "Hayıır. Durun ben cadı değilim! BEN CADI DEĞİLİİM!" Nöbetçilerin üzerimdeki bakışları gittikçe artıyor ve bana baskı yapıyorlardı. Yalvarmamdan zevk alıyor ve beni izliyorlardı. Arkamdaki yaşlı kadının "Peder! Cehennemde yanacaksın!" Sözleri kulağımda yankılanırken, boynumuza bağlı iplerle çoktan nehre sarkıtılmıştık.
Uyandığımda ter içindeydim. Yataktan nasıl fırladığımı anlayamamıştım. Başım ağrıyor ve zonkluyordu. Rüya o kadar gerçekti ki... Belki de geleceğimi anlatıyordu. Özel yeteneğimin bana bu kadar ağır geleceğini bilseydim, ölürdüm daha iyi.
Kendimi tekrar yatağa bırakıp hemen başucumda duran komedinin üzerinde duran dijital saate baktım. 02.59. Saat neredeyse üçtü. Neredeyse değil, sadece bir dakikası kalmıştı. Yataktan sendeleyerek kalktım ve direk lavaboya gittim. Ayna beni ona bakmam için adeta kendine çekiyordu. Yüzüme bir kaç parti su vurduktan sonra, aynanın ısrarıyla bakışlarımı yansımama çevirdim. Bu ben miydim? Gözlerin kan çanağı ve saçlarımda terden sırılsıklam olmuştu. Evet, gerçekten bu yetenek bana ağır gelmeye başlamıştı. Ne yani son evrede psikopatlaşma yoluna mı gidiyordum? 'Ah hiç sanmıyorum.' diyerek hızla lavabodan çıktım. Sanki çevremdeki varlıklarla inat içimden bir ses, ''Bodruma in!'' diyordu. Üstümdeki geceliği çıkartıp, bir pantolon ve tişört giydim. Odama son kez bakıp derin bir nefes aldım. Kapıya geldiğimde duraksadım çünkü görevliler yatakhanenin içinde kol geziyorlardı. Ayak sesleri gittikten sonra yavaşça kapıyı açtım ve etrafı kontrol ettim. Sonra yine aynı sessizlikle kapıyı kapatarak, hızlıca merdivenlere geldim. Duvarların üzerinde duran kırmızı apliklerin ışıkları merdivenleri aydınlatmaya yetiyor ve hatta giriş katına kadar uzanıyordu. Burası çevreye karşı düz bir lise gibi göründüğü için etraf pek fazla süslü değildi. Hatta eski bile sayılırdı. Etrafı kollayarak nihayetinde giriş katına varabilmiştim. İçerideki yatakhane görevlisi her zamanki gibi masa başında uyuya kalmıştı. Gözlerimi devirdikten sonra bodrum katının merdivenlerinde durdum. Bunu neden yapıyordum hiçbir fikrim yoktu. Ama içimdeki ses beni inatla oraya sürüklüyordu. Merdivenleri yavaş ve sakince inerken bodrumdan gelen tıkırtı ve gümbürtüleri duyabiliyordum. İçimden bir ses, 'Korkma. Sadece biraz sesi hepsi bu.' diyerek beni telkin etmeye çalışıyordu. Ona yanıt olarak, ''Ah! Çok teşekkür ederim. Sanki bilmiyordum.'' dedim. Bodrum katına inince karanlık, ürpermeme neden oldu. Hiç bir şey görünmüyordu. El yordamıyla duvara tutunarak ilerliyordum. Bir an için 'Bırak inatlaşmayı ve odana çık.' diye düşündüm ama ben o kadar çabuk pes etmezdim. İçimdeki ses yine devreye girmiş, soğuk ve gizemli bir ses tonuyla, ''Zindana gel çocuğum, zindaan...'' Çocuğum?! Tanrım, rüyam gerçek mi oluyordu? Adımlarımı geri çektim ve bu karanlıkta merdivene yöneldim -yönelmek istedim- ki bir çift kırmızı göz beni yere yığmayı başarmıştı. İşte bu sefer korkmuştum. Karanlıktan istifade ediyor olabilirdi. Ve bende bu bir çift kırmızı gözün 'paranormal' varlık olduğuna yemin edebilirdim. Bodrum katının soğuk zemininde yığılmanın etkisi ile kendime gelmeye çalışırken, saçımdan tutan bir şey beni zindana sürüklüyordu. Çığlıklarım bodrumun içinde boğuluyor, adeta hapis oluyordu. Zindandan içeri sürüklenerek girdiğimde, kendimi bir anda yosun tutmuş duvarlarda buldum. İnlemelerim ve haykırışlarım hiç bir şeye fayda etmezken yolun sonuna geldiğimi boğazıma ip geçirilirken anlamıştım.
"RUHUM ÇOCUĞUM RUHUN TANRI TARAFINDAN AFFEDİLECEKTİR!"
x. Amortentia kişiye en çekici gelen şeylerin kokusuna sahiptir. Sizin Amortentia'nız nasıl kokuyor? -Sert, gizemli meyvelerin karışımı bir koku. x. Katlanmasını en zor bulduğunuz şey nedir? Sevimlilik. x. Derse giderken yerde bir arkadaşınızın günlüğünü fark ediyorsunuz, ne yaparsınız? Alıp okurdum tabi, düşürmeseymiş. x. Kütüphanenin Yasak Bölümü'nden bir kitap almanız gerekiyor, nasıl yapacaksınız? Büyü kullanmak yasak olsa bile, krallar çiğnenmek içindir. x. Hogwarts mektubunu aldığınız an ne düşündünüz? + binadan en büyüğü olan, Slytherin'e yerleşmeyi. x. Bir iksir icat edebilecek olsaydınız size aşk mı, güç mü, bilgelik mi yoksa şöhret mi verecek olanı seçerdiniz? Kesinlikle Güç. x. En çok nefret ettiğiniz düşmanınız yanınıza gelse, "Sana kötü davrandığım için özür dilerim. Hadi arkadaş olalım." dese ne yapardınız? Kin tutmak insan doğasında vardır. Onu affetmezdim ve yaptıklarını ödetirdim. x. Müdürü beklerken odasındaki ilginç aletlerden birini kırdınız! Muhtemelen çok değerli de bir aletti. Müdür gelene kadar birkaç dakikanız var. Aklınızdan neler geçiyor? Bir kopyasını oluşturamazsam eğer, kırdığımı belirtirdim. | |
|
Dungeon Master Yönetici
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 04/08/12
| Konu: Geri: b a r b a r a. Salı Eyl. 04, 2012 6:49 am | |
| Slytherin IV. Sınıf! Potter's Diary RPG'ye Hoşgeldiniz. | |
|