Ruth Jones Ravenclaw IV. Sınıf
Gerçek İsim : Melek. Kan Durumu : Melez. Mesaj Sayısı : 59 Kayıt tarihi : 06/09/12
| Konu: ruthjones. Perş. Eyl. 06, 2012 9:16 am | |
| Ruth Jones - Spoiler:
20.17 Yaz akşamının romantik güneşi yeni batıyordu. Hırçın dalgalar, yerinde dimdik duran kayaları dövüyordu. Güneşin cılız ışıkları, kalın kahverengi perdelerden sızmaya çalışırken, cansız bir bedenin üzerine yatmış, kanı çekilmek üzere bir bayan ağlıyordu. Pişmanlık duygusunu, kalbinde acı bir şekilde ilk defa hissediyordu. İntikam kelimesinden doğan bir pişmanlıktı bu yaşadığı. Lanetli, iki kelime üzerinden yaşadı tüm bu olayları. Birkaç ay önce, bu genç bayana sorsalardı ki "Karanlık Lord'u öldürür müsün?" şüphesiz 'evet' derdi. O zaman yüreği de, düşünceleri kadar sertti. Hiçbir yeni görüş onu bu düşünceden alı koyamazken, nasıl oldu da şimdi pişmanlığı duyabiliyordu yüreğinde. Somutlaştırılmış bir biçimde hissediyordu acıyı, bu kadar olacağını hiç düşünmeden. Oysa ki, buraya gelmeden önce tüm düşünceleri, kalbiyle doğru orantılıydı. Öldürmeliydi...
19.17 Son bir defa daha düzelttikten sonra kırmızı elbisesini, topuklu ayakkabılarının çıkardığı sese eşlik ederek yürümeye başladı. Gökyüzü henüz aydınlık ve mutlu görünüyordu. Herhangi bir kan kokusu yayılmamıştı havaya.Meltem, uzaklardan göçmen kuşların getirdiği polenlerin meyveleri olan yeni menekşelerin kokusunu burnuna getirdi. Her şey bugün bitecekti. İyilik ve mutluluk yine büyücülerin kalplerine yerleşicekti. Bugün karanlığınliderinin tüm bağları kesilecekti, sonsuza dek. Ölüm, onu alıp, yuvasına götürecek, hak ettiği azabı orada çektirecekti. Bu düşünceler kafasında gezinirken, büyük taştan malikanenin önüne geldiğini fark etti. Saçlarını biraz daha kabarttı elleriyle. Sonra zili çaldı, yeterince uzatmış olduğu güzel tırnaklarını uzatarak. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip, gevşemeye çalıştı. 'Hiçbir aksilik çıkmayacak.' Çok geçmeden kapıyı saçları dağılmış, yeni uykudan kalkmış görüntüsüne sahip çimen yeşili gözlere sahip bir çocuk açtı. Üzerinde bir pantolondan başka hiçbir şey yoktu. Dudaklarını büzerek, küçük bir köpek yavrusuna bürünerek, sarıldı genç bayana. "Seni bekliyordum Nomia." Sırtını sıvazladı özlemiş havası katarak ortama. Sonra da içeri geçti. Büyük kasvetli bir malikaneydi burası. Her şeyin rengi, siyah tonundan, karanlık bir yeşile doğru gidyordu. Ev sahibinin yüzünden başka hiçbir şeyin rengi beyaz değildi, lambalar dahil. Eski ve toz kaplı, kırık eşyaların arasından geçti. Her şey kırıktı, şarap şişesi ve iki bardaktan başka herşey. Gözlerini devirdi genç bayan. "Buranın toparlanmaya ihtiyacı var, değil mi?" Elinde taşıdığı siyah, parlak, yılan derisinden yapılmış çantasından, hergün bakım yaptığı asasını çıkardı. Çınar ağacının, kuvvetli köklerinden, görkemli kollarından koparılıp yapılmış asasını salladı. "Reparo." Tüm düzen birden değişmeye başladı. Kırık eşyalar, tekrar onarılıyor, yerlere atılmış çoğu ıvır zıvır yerlerine ulaşıyordu. Tüm bu kargaşa bittiğinde, rahatlıkla, yeni hali çok daha güzel gözüken, yeşil bir koltuğa oturdu. Kusursuz bir yaratılışın eseri olan bacağını diğer bacağının üzerine koyduktan sonra, karşısına oturan kişiye bakışlarını yöneltti. Mükemmeliğin, muhteşem ile kesiştiği noktayı oluşturuyordu, acımasız prens. "Söylesene Bill, nasıl oldu da Lord oldun? Sen, inek bir Ravenclaw öğrencisiydin." Aptallaşmış bir yavru köpek ifadesinden, sinsi bir çarpık gülümseme yayıldı yüzüne adamın. Şimdi katıksız bir zafer ifadesi yüzüne hakim olmuş, geçmişin dalgalarını hatırlayarak mutlu olan bir adam oturuyordu Nomia'nın karşısında. "Şaşırmayın artık buna. Her Lord Slytherin'li olacak değil ya?" dedi. Nomia, onun ses tonundaki 'eğleniyorum' tınısını, kulaklarında uzun uzun hissediyordu. Açıkçası, onun eğlenmesini istiyordu, son defa. Bir daha buna fırsatı olmayacaktı. Nomia, kendi düşüncesinin ona verdiği mutlulukla sırıttı. "Haklısın." Lord, ona gözlerini kırpmadan bakıyordu. Bundan rahatsız olmak yerine keyfini çıkarıyordu. Karanlık Lord, vazgeçilmez bir tutkuyla onu seviyordu. Değerli olduğunu birileri tarafından hissettirilmesi, bu dünyada, sıcak, naneli bir kaymak birasını, donmak üzere birine uzatmak gibi bir histir. Şimdi bu hissi, damarlarından akan kana ulaşıncaya kadar yaşamayı istiyordu. "Bakanlıktan haber var mı?" Ses, şimdi ciddiyete bürünmüştü. Konu, bakanlık olduğu zaman kızgın bir ejdarha bile boyun eğmek zorunda kalırdı. Bakanlık, süt beyazı örtüsünün altından ne işler karıştırırdı ama hiçbir kişi bunu bir türlü anlayamazdı. Bu Lord için ciddi bir meseleydi. Öldüreceği büyücülerin, korunup korunmadığı, nerede oldukları hep Lord'un ilgi odağıydı. "Evet. Bu akşam, bir toplantı olacak. Muggle restorantlarından birinde. Adı, sanırım Dorothy. Önemli bir mesele söz konusuymuş. Açıkçası, Mr.Buckley'in beyaz saçlarını hâlâ büyüyle eski haline dönüştürmeye çalıştırmasından daha önemli olamaz diye düşünüyorum." Lord'un kahkahası, taş malikanenin en uzak odasına kadar ulaşırken, ayağa kalktı. "Bugün bir baskına ne dersin?" Gülümsedi. Baskın için bugün vakti olmayacaktı. Lord baskın yapasıya kadar, Nomia, onu çoktan mefta yapacaktı. Öyle umuyordu... "Sanmıyorum. Bugünü seninle geçirmek istiyordum. Belki eski günlerdeki gibi, ha?" Lord'un tekrar gülümsemesine aldırmadan, içkileri hazırlamaya başladı. Kırmızı şarap, bardağa dökülürken çıkan şıkırtıyı işiten martılar, ötmeye başladılar. Gökyüzünü görmek için bir pencereyi açtı. Güneş henüz, yetkisini Ay'a kaptırmamıştı. Tüm güzelliğiyle, doğaya bakıcılık etmek için çevrede geziniyordu. Onun varlığından etkilen, yaratıklar ise kaçışıyorlardı etrafa. Manzaranın etkisinden, ürkerek çıkardı onu Lord. Beline sardı kollarını. Omuzlarına yavaş yavaş, dokunduğu her yerde acı bırakan dudaklarıyla, öpücükler konduruyordu. Bu etkiyi geri tepmeyerek içkisini uzattı Lord'a. "Berberliğe." dedi kışkırtıcı bir sesle. Kendi bardağını da, aldı eline ve havaya hafifçe kaldırıp, boğazını yakacak olan içkiden bir yudum aldı. "Tutkuya." Lord'un sesi de en az, onun ki kadar kışkırtıcıydı. Kokusu da kışkırtıcı. Tüm parçalar yerlerine otururken, öldürmek ona şimdi garip geliyordu. "Eskiden dudaklarımı özlediğini söylerdin. Hâlâ özlüyor musun?" Acı, sinsi sinsi kalbine sokuluyordu. Orda tünemek şimdiyi mi bulmuştu? "Hem de tahmin edemeyeceğin büyüklükte." Lord'a karşı yüzünü döndü. Gözlerini kapatırken, okyanus ferahlığını hissetmek için dudaklarını, Lord'un lanetli dudaklarına gömdü. Lord farkında değildi fakat o çoktan asasını çıkarmıştı. Dudaklarını, Lord'un dudaklarından ayırırken, elleri titreye titreye asasını Lord'un kalbine yasladı. Gözlerinin yaşlarla dolduğunun farkındaydı ama vazgeçmemeliydi. "Üzgünüm Bill. Avada Kedavra!" Yeşil ışık hüzmesi asasında fışkırdığında, Lord afallamış görünüyordu. Tam doğru yere isabet eden lanet, Lord'un gözbebeklerinin dehşet içinde büyümesini sağladı. Yere yığılan beden, büyük bir gümbürtü kopardı. Yakında, ağaçlarda ötüşen kuşlar sesten ürküp, pek de uzak olmayan bir yerlere uçmaya başladı.
20.17 Bir saat önceydi, bir saat önce... Her şeyi -kendi dünyasında- karartmıştı. Diğerlerine ışık tuttuyordu ama kendine bir kıvılcım bile gelemiyordu. Kaçmanın sırası değildi. Kaçarsa hataları onu bulacaktı, sonra yakacak ve ızdırap çektirecekti. Burada bekleyerek, bir kaç saat içinde buraya gelecek Ölüm Yiyenlerin onu uykusunda öldürmesini sağlayacaktı. Son bir defa daha gökyüzüne baktı, kafasını kaldırarak. Güneş ışıkları, yavaş yavaş çekilirken o da Lord'u son defa tatlı bir aşk ile öptü. "Tatlı rüyalar... Bebeğim."
x. Amortentia kişiye en çekici gelen şeylerin kokusuna sahiptir. Sizin Amortentia'nız nasıl kokuyor? Islak toprak. x. Katlanmasını en zor bulduğunuz şey nedir? Dışlanmak. x. Derse giderken yerde bir arkadaşınızın günlüğünü fark ediyorsunuz, ne yaparsınız? Geri vermek üzere alırım, kendimi tutamayıp bir sayfasını okurum x. Kütüphanenin Yasak Bölümü'nden bir kitap almanız gerekiyor, nasıl yapacaksınız? Bina görevlisini ikna edecek konuşmalarım vardır. Zekice sözlerim bunu yapamıyorsa, organize olup en az riskli olan yolu seçerek, istediğim kitabı elde ederim. x. Hogwarts mektubunu aldığınız an ne düşündünüz? Heyecanlandım tabii. Yeni bir okul ve sayısız başarı beni bekliyordu. Geleceğimin temelleri bu okulda atılacaktı. x. Bir iksir icat edebilecek olsaydınız size aşk mı, güç mü, bilgelik mi yoksa şöhret mi verecek olanı seçerdiniz? Elbette ki, bilgelik. x. En çok nefret ettiğiniz düşmanınız yanınıza gelse, "Sana kötü davrandığım için özür dilerim. Hadi arkadaş olalım." dese ne yapardınız? İnanmakla inanmamak arasında kalırdım, eğer bir oyunsa oyuna ayak uydurur tedbiri elden bırakmazdım, gerçekse de bunun gerçek olduğuna dair bir kanıt görmeden tedbirli davranırdım. x. Müdürü beklerken odasındaki ilginç aletlerden birini kırdınız! Muhtemelen çok değerli de bir aletti. Müdür gelene kadar birkaç dakikanız var. Aklınızdan neler geçiyor? Tabii ki de, ilk olarak onu düzeltmeyi düşünürüm. Zihnimdeki her büyüyü işe yarayıp yaramayacağı konusunda tararım. | |
|
Dungeon Master Yönetici
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 04/08/12
| Konu: Geri: ruthjones. Perş. Eyl. 06, 2012 9:27 am | |
| Ravenclaw IV. Sınıf! Potter's Diary RPG'ye Hoşgeldiniz. | |
|