Loria Autumn Ravenclaw IV. Sınıf
Gerçek İsim : LoriaSympa Kan Durumu : Safkan (haberi yok) Mesaj Sayısı : 20 Kayıt tarihi : 04/09/12 Yaş : 31
| Konu: Loria Autumn Salı Eyl. 04, 2012 11:18 am | |
| x. Amortentia kişiye en çekici gelen şeylerin kokusuna sahiptir. Sizin Amortentia'nız nasıl kokuyor? * Aslında normal bir insan için bunu söylemek çok kolay ama Loria için bir hayli karışık. Altı kişiliği olan biri için sanırım altı cevap var. Loria : Sıcak çikolata kokusu. Roxy : Sofistike bir parfüm kokusu. Maria : Kitap kokusu. Clara : Sanırım onun içinde kitap kokusu olabilir ya da farklı kahve kokusu. Sam : Yemek kokusu. Victoria : Taze çilek kokusu. Ama sonunda birini seçmem gerekiyorsa... Loria ve Roxy'de kitabı sever. Demek ki çoğunlukla kitap kokusunda karar kıldık. x. Katlanmasını en zor bulduğunuz şey nedir? * Sanırım ona bir ucubeymiş gibi davranan insanlar. Sonuçta hastalığı olsa da o normal bir insan. Gelgitlerine alışmamayı anlıyor ama ona berbat davrananlara tahammülü yok. x. Derse giderken yerde bir arkadaşınızın günlüğünü fark ediyorsunuz, ne yaparsınız? * Loria ve Maria onu (farklı sebeplerden) olduğu yerde bırakır. Roxy, Sam ve Victoria hemen saklar ve arkadaşıyla biraz eğlenir. Clara sorumluluk sahibidir, direk arkadaşına götürür. (Bu arada Victoria günlüğü kesin okur ve ileride arkadaşının alehine kullanır.) Sonuç olarak kızın şansına bağlı ama en büyük ihtimal o günlüğü bir daha göremeyecek oluşu. x. Kütüphanenin Yasak Bölümü'nden bir kitap almanız gerekiyor, nasıl yapacaksınız? * İşte o zaman devreye kesinlikle Roxy veya Victoria giriyor. Bu kızlardan biri ya kütüphane görevlisini (cinsiyetine bağlı, ama mutlaka yapar.) yatağa atıp o kitabı alır ya da öyle hin bir plan bulurlar ki kitabın adını bile kimse bir daha hatırlayamaz. x. Hogwarts mektubunu aldığınız an ne düşündünüz? * Başta tımarhane zannetmişti çünkü yetimhanede yaşadıklarından sonra en mantıklı yer orasıydı. Genede bir okul olduğunu anlayınca çok heyecanlandı. Hemen Maria ortaya çıktı ve bütün ders kitaplarını bitirdi. x. Bir iksir icat edebilecek olsaydınız size aşk mı, güç mü, bilgelik mi yoksa şöhret mi verecek olanı seçerdiniz? * Maria, Clara bilgeliği seçer. Sam'in kavgacı ruhu hep güç ister. Roxy ve Victoria şöhreti daima tercih etmişlerdir. Loria pek karışmaz ama sonunda her ruhun isteyeceğin şey onları oldukları gibi kabullenecek biri, kısacası son karar aşk iksiri olur. x. En çok nefret ettiğiniz düşmanınız yanınıza gelse, "Sana kötü davrandığım için özür dilerim. Hadi arkadaş olalım." dese ne yapardınız? * En çok nefret ettiğimiz kişiyse diğer kişiliklere vakit kalmadan Sam ortaya çıkar ve arkadaş sözcüğünü bile duyamadan karşısındakinin gözünde bir morluk oluşmuş olur. Kısacası nefret kazanmamalı kimse, yazık olur. x. Müdürü beklerken odasındaki ilginç aletlerden birini kırdınız! Muhtemelen çok değerli de bir aletti. Müdür gelene kadar birkaç dakikanız var. Aklınızdan neler geçiyor? * Clara kesin o an çıldırmış olur, o yüzden meydanı Roxy'e bırakır. Bizim yaygaracı hatun hiç umursamaz, aksine müdür onu suçlarsa üstüne yaygara kopartıp herkesi onun yapmadığına ikna edebilir. ----- " Gitme Tuxedo Kamen, gitme. Ben Sailor Moon değilim ama Sailor Mars olurum. Gitme! " " Çok geç kaldın gitti. " " Nereye, niye gitti? Mamoru bırakma beni! " Yataktan fırladığım gibi çıplak ayaklarımı yatakhanenin soğuk zemininden aşırarak kapıya koştum. Yakalayamayacağımı bilerek ilerliyordum. Tuxedo Kamen bir kere koysun aklına gitmeyi kimse durduramaz onu. O yeniden çıkana kadar ortaya bulamazlar yerini. Genede ben biliyordum, onun Mamoru olduğunu biliyordum ve bu yüzden başarabilirdim. Kapıyı açtım, karşıma çıkan bir çocuk gözleri açılmış bana baktı. Ne olduğuna anlam veremedim başta, ama sonra fark ettim. Pijamalarımla deli dana gibi etrafta gezinirsem sonuç buydu. Çocuğa doğru bir dil çıkartarak kapıyı gene kapadım. Çarpan kapı sesiyle birlikte sırtımı dayadım kapıya. Bekledim, belki gelir diye. Sonra fark ettim. Ömrüm boyunca hep birilerini bekliyordum ben, belki gelirler diye. Ailemi, arkadaşlarımı, Tuxedo Kamen'i... Neden hep geride bırakılan oluyordum ben? O kadar zayıf mı görüyorlardı beni, zayıf değildim ben. Genede bekledim. Belki gelir diye. Gelmedi. Beklemek suç değildi ya, yatağımın ucuna oturdum, bekledim. Saate baktım on olmuştu. Kahvaltıyı kaçırmıştım, pudingde kalmamıştır zaten. İnatla bekledim. Gözüme bir zarf ilişti, şu kalın Hogwarts zarflarındandı. Daha önce hiç Hogwarts'ın içinde almamıştım bu zarfları. Aldım, açtım zarfı. Kalın kağır parmaklarımın arasından aktı. Kağıtta kısa bir cümle dışında hiçbir şey yoktu. İksir dersini haber veriyordu ama zaten biliyordum. Belki profesör bile deli bu unutur demiştir de haber vermiştir diye düşündüm. Bekledim. Tuxedo Kamen gelecek diye bekledim.
Ayakkabıcı cinim Arnold oturdu yanıma hafifçe gülümsedim. Bana baktı ve o da gülümsedi. Bu gelmeyeceğinin işaretiydi. Belki savaş vardır diye düşündüm. Mamoru'ya ihtiyaçları vardır, bu yüzden gelmemiştir. Beklemem yersizdi o an. Hem iksir dersine geç kalıyordum artık. Giyinmem, bir şeyler yemem gerekiyordu. Kalktım ve hepsini hemencecik yaptım. Eğer dersi iyi yaparsam Mamoru gelecekti beni almaya. Öyle demişti Arnold. Yapmalıydım bu sefer dersi. Büyük Salon'dan çıktığımda bütün dikkatimi derse odaklamıştım. Hızla merdivenleri indim. Soğuk, nemli zindanların arasından geçerek iksir dersliğine gittim. Kapılar açıktı, birkaç öğrenci vardı. İçeri girdiğimde her zamanki görüntü yoktu. Alevler yakılmış bir odayla karşılaştı mavi gözlerim. Etrafa bakındığımda herkes için bir masa olduğunu gördüm. Her öğrenciye bir masa, her masanın üzerinde bir kazan. Bu böyle gidiyordu. Belirli sayıda malzemeler, gerekli tek kişilik, tek kullanımlık aletler. Hepsi güzelce sıralanmıştı. Başka şansımız yoktu, tek seferde becermek gerekiyordu. Oysa ben daha önce hiçbir iksir dersinde bir iksiri becerememiştim. Öylesine kötüydü benim derslerim. Gözlerim dalar, saniyeleri unuturdum. Arnold kafamı karıştırırdı veya tavşanlar bana şeker toplarıyla ateş ederlerdi. Bu sefer bunlar olmayacaktı. Genede kendi masama yaklaşmaya çekiniyordum. Çünkü üzerinde diğerlerinki gibi yalnızca malzeme yoktu, kocaman bir çekirge beni bekliyordu. Gözlerini üzerime dikmişti. Mavi gözlerimi kırpıştırdım ve tatlı bir sesle " Bak sana bir şey yapmayacağım. Hadi çekirge kardeş, tamam mı? " diyerek yaklaştım masaya. Bu sırada yanda Slytherin'li bir kız gülmeye başlamıştı. Benim bu halimle hep dalga geçerlerdi zaten, umursamadım. Ellerimi masaya dokundurur dokundurmaz etrafımda bir ateş çemberi oluştu. Yerimden sıçrayarak " Merlin aşkına, hayal görüyor olayım! " diye haykırdım. Oysa etrafımdaki her öğrencinin aynı korku ve endişeyle ateşlere baktığını görünce nefesimi düzenledim. Hayal görmüyordum. İlk defa diğerleriyle aynı şeyi görüyordum ve bu tamamiyle çılgınlıktı. İksir profesörü benden daha deliydi. Gözlerim ateşler arasında yürüyen sarışın bir çocuğa takıldı. Yeşil gözleri maviliklerimle buluştuğunda korktum. İçim bir anlığına öylesine ürperdi ki nedenini anlamadım. Ateşlerin arasından bu lanet olasıca herif nasıl yürüyordu böyle. Bir taraftan da konuşuyordu. Bir şeyler anlattı bize. Hepimiz dikkatle dinledik, çünkü başka çaremiz yoktu. İksir yapmamızı istiyordu ama lanet masaya yaklaşamıyordum. Çekirge korkmuş oradan oraya zıplıyordu. Yaklaşırsam bir şeyleri devirecekti. Adam asasını salladı, asam masaya uçtu. Peşinden ileri atıldım, tam ateşe geldiğimde bir anda geri çekildi bedenim. Gözlerim alevlerin arasından lanet atarcasına baktı adama, genede profesör demişti. Yapabilirdim. Hızla masaya döndüm.
"Seni lanet olası çekirge, bak ben o iksiri yapmalıyım. Mamoru'yu görmeliyim. Burada geberip gidemem. Çekil oradan." Kolumu hayvana savurduğu gibi hayvan diğer tarafa zıpladı. Tam yosunların üzerinde duruyordu. Ateş iksiri yapacaktım ha? Kesinlikle içinde yosun olmalıydı. Belki çekirge bana yardım ediyordu. Hızla oraya atıldım. Çekirge hemen geri sıçradı. Yosunları kaptım ve sırayla dizdim. Bozukları ayıklamamın ardından bıçakla aynı boyda beş yosun kestim. Düzenli kestiğim yosunları kazana koyacaktım ama öyle terlemiştim ki cübbemin koluyla alnımı sildim. Cübbemi çıkartıp ateşten fırlattım. Cübbe yanmadı. Dışarıya düştü. İşte bu sefer ateşi geçmem için bir şey daha çıkmıştı. Cübbemi geri istiyordum. Sarı, uzun saçlarımı geriye attım ama atar atmaz saçlarım kısaldı. Küt bir kesimle enseme anca geliyordu şimdi. Sıcaklık ensemden böylece biraz daha çekildiğinde dudaklarım hafifçe gülümsedi. " Melek bu gün yanımda olmalı. " Sözlerim biter bitmez başıma giren bir ağrıyla birlikte meleğin sesini duydum. Kulağıma yanımda olduğunu söylüyordu. Onu dinledim, gülümsedim. Ağrım hafifledi. Yosunları tutup kazana attım. Kazana yayılan açık yeşil renk beni iyice keyiflendirdi. Genede olmazdı, yetmezdi bu. Sıradaki içni çekirgeye döndüm. Beni anlamış gibi bir kere daha zıpladı masada. Tam Anka Tüylerinin arasına kondu. Tüyler şöyle bir kıpırdandı ama beni bekliyorlardı. Hızla atıldım ileri tüyleri kaptığım gibi en düzgün olanlarından iki tane attım kazana. Suyun içine düşer düşmez ufak bir ateş çıktı kazandan. Sular arasında parlayıp anında sönen bir ateşle suya karıştı tüyler. Mavi bir hal almıştı şimdi sıvı. Gülümsemem iyice arttı. Doğru yolda olmalıyım diye düşündüm. Bu sefer yapacaktım. Sailor Mars'ın rengiydi mavi. Bunu bulduysam Mamoru'ya yetişecektim, buradan kurtulacaktım. Son bir defa daha atladı çekirge benim için. Tam Ateş Yengeci Kabuklarının üzerine. İşte buydu elbette. Hemen yuvarlak masanın etrafında döndüm. Ateş artık öyle yakındı ki terleyip duruyordum. Genede kabuğumu bulmuştum. İki kabuk kaptığım gibi kazana bıraktım. Bir dakika kadar karıştırdım kazanı. Mavinin parlamasını bekledim, öylesine parlak olmalıydı ki meleğin gücünü hissetmeliydim. Çıkartmalıydı beni bu lanet yerden. Burada ölemezdim. İçtim iksiri hemen bir dikişte bütün cam şişeyi bitirdim. İşte o zaman gözlerimi yumdum. Artık gözlerimden ve etrafta hiçbir yerden mavilikler görünmüyordu. İçime hapsetmiştim okyanusları. Doğru olmasını umdum, bir adım attım. Saçım biraz uzadı. Sonra bir adım daha attım, saçım biraz daha uzadı. Eski haline geldiğinde sarı saçlarım ateşin dibindeydim. Gözlerimi yummuş son adımımı attım çıkmak için. | |
|
Dungeon Master Yönetici
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 04/08/12
| Konu: Geri: Loria Autumn Salı Eyl. 04, 2012 7:42 pm | |
| Ravenclaw IV. Sınıf! Potter's Diary RPG'ye Hoşgeldiniz. | |
|